28 Eylül 2009 Pazartesi

RTE’NİN AMERİKA ZİYARETİ
VE SONUÇLARI

RTE ve ekibi Amerika’dan döndü. Havaalanı’nda yapılan ilk açıklama inandırıcılıktan uzaktı ve dolaysıyla da tatmin etmedi.
Yanlış anlamadıysam; RTE, Obama ile yapılan görüşmenin 15 dakika kadar sürdüğünü söyledi. Bu süreye neler sığdırdılar bilinmez. Ama, geçmişten hatırlıyoruz ki; böylesi temaslarda işin aslı kapalı kapılar ardında halledilir.
Açıklamanın devamında; Ermenistan ile olan protokolün 10 Ekim tarihinde imzalanabileceği de belirtildi.
Muhterem, BM’deki konuşmasında da esip,gürledi.
Konuşmanın ağırlığı Filistin üzerineydi. Filistin’deki insanlara; İsrail’in uyguladığı baskı ve zulüm elbette kabul edilebilir cinsten değildi. Gazze’ye, sadece kısıtlı miktarda gıda ve zorunlu sağlık malzemelerinin geçişine izin verilmesi İsrail’in ayıbı olduğu kadar, insanlık ayıbıdır da…
Ziyarette dikkati çeken bir başka konu da; RTE’nin korumalarıyla ABD’li korumalar arasındaki itiş-kakışın yarattığı arbedeydi. Olay, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın önünde oldu. ABD güvenlik görevlilerinin, Atatürk Türkiyesi’nin Başbakanı önünde gösterdikleri davranışların diplomatik nezaketle uzaktan - yakından ilgisi yoktu.
Olup-bitenler karşısında Türk Resmi Heyeti sessizliğe büründü.
ABD’li yetkililerin bir süre sonra gelen açıklaması ise;
Aramızda halleştik…’ şeklinde oldu… Bu kadar basit öyle mi?
Başkan Obama, sonraki bir araya gelmelerinde RTE’ye sıcak ve samimi davranıyormuş da; bunlar bir anlamda özür dilemekmiş. Falan, filan… Yandaş medyanın olay hakkındaki yorumu böyle…
Yersen…!
Resmi Ziyaret’ten dışa yansıyanlar işte bu kadardı…

***
Hatırlarsanız, yaklaşık iki yıl kadar önce de RTE’nin bir ABD ziyareti olmuştu. Hani önce Bush randevu vermemiş, onlar da torun ziyaretine gitmişti. Sonunda da beklenen randevu alınabilmiş ve resmi ziyaret de; büyük tantanalarla başlamıştı.
O ziyaretten akılda kalanların, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı başkanlığındaki Resmi Heyeti’n Beyaz Saray’a arka kapıdan alınmasıydı. ABD’li yetkililerin gerekçesi de oldukça ilginçti. ‘Öndeki kapının karşısında ve de caddenin öbür yanında, bölücü terörün ABD’deki uzantılarından üç-beş baldırı çıplak gösteri yapıyormuş da; güvenlik sorunu varmış…
Düşünebiliyor musunuz?
Dünyanın süper gücü olan ve güvenlik konusunda büyük imkanları bulunan ABD, bir resmi heyetin güvenliğini sağlayamıyormuş… Biz de yuttuyduk…!
O günlerde de söylemiştim, ‘Size verilen itibar bu kadardır…’ diye. Beyaz Saray’a mutfak kapısından alınıyorsunuz ve siz Atatürk Cumhuriyeti’nin Başbakanı ve Resmi Heyeti, halen Bush ile olan görüşmeye katılıyorsunuz…! Hatırladığımda bugün bile şaşıyor, sinirimden dudaklarımı ısırıp duruyorum…

***
Halbuki iki yıl önceki ziyarette bir başka ilginç olay daha yaşanmıştı. Resmi Heyet’te bulunan Genelkurmay Genel Sekreteri Org. Ergun SAYGUN, ABD Genelkurmayı yetkilisi muhatabıyla görüşmeye gidiyor.
Randevu saatinde, beraberindekilerle birlikte görüşmenin yapılacağı binaya gelindiğinde; üstleri aranmak isteniyor…
Ergun SAYGUN paşa ne yapıyor biliyor musunuz?
Bu tavrı içine sindiremediği için; derhal oradan ayrılıp oteline dönüyor ve dolaysıyla da görüşmeye katılmıyor. ABD’li muhatabı sonradan oteline kadar gelerek SAYGUN Paşa’dan özür diliyor ve görüşmelere otelde devam ediliyor.
İşte size Devlet Adamlığı’na mükemmel bir örnek.
Bu, nasıl mı oluyor diyorsunuz?
Hemen söyleyeyim:
Org. Ergun SAYGUN Paşa, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün okulunda yetişmiştir. Sanırım bu kadarı yeterlidir.

***
Malum Ziyaret’in sonuçlarını irdelediğimizde;
Demokratik Açılım konusunda konuşulanlardan hiç bahsedilmedi.
Konunun Amerikalı yetkililerle konuşulmamış olması asla inandırıcı olamaz…!
İki yıl önceki ziyarette de böyle olmuştu. Dosyada Tezkere vardı. Başkan Bush’a danışılmadan Meclis’ten alınan Tezkere’ye dayalı yetkiyi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne vermediler. En azından Türk kamuoyundaki inanç böyleydi.
Birlikte hatırlayalım; Tezkere’nin Meclis’ten çıkarılmasıyla, TSK’ya yetki verilmesi arasındaki süre tam bir aydı. RTE’nin o dönemdeki ABD ziyareti de bu süre içinde gerçekleştirilmişti. Onlar istedikleri kadar, ‘Kimseye bir şeyler danışmaya ihtiyacımız yok…’ desinler…
Açılım konusunun da böyle olduğunu düşünüyorum. Bu ve benzeri bir çok konudaki konuşmalar kapalı kapılar ardında yapılmış olmalı. Aksini düşünmek safdillik olur. Bunları zaman ortaya çıkaracak…
BM’deki Filistin üzerine yapılan konuşma, sanki bir şov gibi geldi bana.
Eğer, RTE samimiyse; o halde adama sormazlar mı?
Senin ülkende insanlar geçim sıkıntısı içinde inlerken; BM kürsüsünden Filistin için ağıt yakar bir eda ile konuşmanın anlamı nedir? Sizce de bunca gerçeğe karşın; bu şov değil midir?
Ermenistan konusundaki gerçeklerin, bir çok konuda olduğu gibi, Türk Ulusu’ndan gizlendiği inancındayım. Her şey kapalı kapılar ardında hallediliverdi… Bize anlatılacaklar sadece senaryodan ibaret olacaktır…
Türkiye’nin Ortadoğu’da yapabilecekleri ABD tarafından projelendirilir ve Türkiye de talimatları aynen uygular. Bundan endişe edilmesin…!
Meselenin Türk Ulusu’na anlatılmasına gelince; bunun gereğini yerine getirmek de RTE’ye düşer. O da yapıyor zaten...
Sonuçta, RTE’nin Amerika ziyareti sona erdi. Resmi temaslarda yapılan görüşmelerin, geçmişte de yapıldığı iddia edildiği gibi, belki bir çoğu muhtemel ki kayıt altına alınmamış olabilir. Kanaatim de bu yöndedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinden, kim bilir, bu sefer neler feda edilmiştir?
CENGİZ ÖNAL
Cumhuriyet Neferi

Hiç yorum yok: