13 Eylül 2009 Pazar

ÇAMUR ÜZERİNDEN
SİYASET YAPMAK

İstanbul ağırlıklı olmak üzere çevre illerin bir kısmında ve Anadolu’nun yine çeşitli il ve ilçelerinde yaşanan son sel felaketi, Türk Ulusu’nun, konuyu siyasallaştırmak istemeyen fertlerini olduğu gibi, beni de derinden üzdü.
Hepimiz sel felaketini üzüntüyle izlerken; bir kısım televizyon ve medya organlarının alışılmış yayın anlayışını sürdürmeleri düşündürücüydü…
Hayatını kaybeden ve henüz nerede bulunduğu belirlenemeyen vatandaşlarımıza üzülüyor olmamın yanı sıra, evini-barkını, bağını-bahçesini, malını-mülkünü sel felaketinde yitiren vatandaşlarımızın durumu gerçekten içimi acıtıyor.
Çağdaş toplum ve yönetimlerde, böylesi olağanüstü durumlarda, hükümetler hemen acil tedbirleri alır, yaraları çarçabuk sarmaya başlar ve mağdur vatandaşlarımızı, devlet adına, bir baba şefkatiyle bağrına basar, acılarını hafifletecek tedbirleri hemen uygulamaya koyar…
Ama, nerede o günler…?

***
Özellikle İstanbul’un Ayamama Deresi ve civarında, yağmurun yoğun düştüğü yerlerde, Dere, yatağına sığmayarak taşmış, büyük su baskınları yaşanmış ve beraberinde her yerleri çamur kaplamış…
Olayın hemen ardından gözler İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilgili personelini oralarda aradı.
Ama ne gezer…?
Başkan, bir müddet sonra bir kısım televizyon ekranlarında, olayın sorumlusunun, İstanbul’u 44 yıldır yönetmiş olan CHP’de olduğunu anlatma gayretindeyken görüldü. Ardından da, ayağında koyu renk çizmeleriyle çamurlu yollarda ve oy ağırlığının kendisine kaydığı bilinen kenar semtlerde gezindiğine şahit olundu…
Başkanın yüzü çok bozuktu. Dün birer torba bulgur, makarna ile üç-beş çuval kömür karşılığı oyunu almayı becerdiği vatandaşlardan tepki görmeye başlamıştı. Çamur söylemlerinden siyasi rant çıkaramayacağını anladığında oradan ayrılıp, soluğu RTE’nin yanında aldı ve İstanbul’a, birlikte, havadan bakmaya başladılar.

***
Baba şefkati göstermesi beklenen hükümetin olaya pek fazla eğildiği görülmedi. Başbakan’ın İstanbul’da olduğunda; felaketin ağırlıkla yaşandığı her yere uğrayıp vatandaşla birebir temas kurması beklenirken; kendilerinin, varoşların da en kenarı sayılabilecek mahallelerde olduğu izlendi. Temaslarında, vatandaşla, yaşadığı çamura batmış mahallede neden halen kirada oturduğu ve aynı paradan daha azını vererek TOKİ’den ev almadığı muhabbetinin ağırlıkta olduğu görüldü.
Bunun dışında da;
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyla birlikte İstanbul’a havadan baktığı görüntüleri çıktığı ortaya…
Elbette ki bunları hep birlikte izledik.
Ama, en çok olayın tamamıyla ilgili CHP’ye yüklendiği konuşmaları çınladı kulaklarımızda.
Başbakan’a göre;
-
Ayamama Deresi’nin taşmasının,
-
24 vatandaşımızın sele kapılarak canını vermesinin,
-
9 vatandaşımızın sel sularında kaybolmasının,
-
Dere yatağına imar izni verilmesinin,
-
Bazı yerlerde yandaşlara imar imkanı açabilmek uğruna dere yatağında daraltma çalışmaları yapılmasının,
-
Yine aynı yerlerde TIR parkı izni verilmesinin,
-M
addi zararın boyutlarının trilyonlarca liraya ulaşmasının,
-Ve daha bir çok olayın,
sebebi ve sorumlusu CHP’li yönetimlerdi. Kendisinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı dahil AKP ve Zihniyeti dönemi yönetiminin hiçbir sorumluluğu yoktu.
Başbakanın böyle ifadeler sarf ettiği TV haberlerinden kulaklarımızda kalanlardır. Kısaca yaşananların tamamı CHP’ye mal edilip, İstanbul’la birlikte bir çok il ve ilçede yaşananların ve her yerlerin de çamura bulanmasının sorumlusunun onlar olduğu hükümetin ağzından düşmemektedir.
CHP’li ilgililer ise sorumlunun hükümet ve dolaysıyla Başbakan olduğu, çamura yol açan ve büyük kayıplara sebebiyet verenin hükümetin uygulamaları ve dolaysıyla AKP ve Zihniyeti olduğunu ısrarla söylüyorlar…
Muhalefetin diğer bir kısmı da; aynı hususları dillendirerek, hükümetin sorumluluğunu hatırlatıyor ve çamur üzerinden siyaset yapma gayretinde olduğu görüntüsü veriyordu…
Siyasiler’den ilk etapta alınan tepkiler böyleydi. Muhteremlerin görüşlerinde bundan sonra değişmeler olacak mı?
Bilemem… !
Olursa birlikte görür, izleriz…
Başka bir gerçek var ki; hiçbirinin, Anadolu’nun diğer yerlerindeki yağmurun ve sel felaketlerinin yarattığı sorunlara ve bundan sonra olabilecekler konusunda alınabilecek tedbirlere değinmek gibi bir arzusu olduğunun görülmediğidir. Çünkü, oy potansiyeli ağırlığı İstanbul’da…

***
Sonuçta; olanlar yine vatandaşa oldu. Siyasilerin hiç birinden acil çözüm konusunda dikkat çekici bir öneri geldiği görülmedi. İktidar yanlılarıyla muhalefet ilgililerinin çamur üzerinden siyaset yapma gayretleri hepimizin gözleri önünde gerçekleşti.
Vatandaşın başına gelen bunca acıya karşın, böylesine çamur muhabbetinden medet umma çabaları, hiçbir çağdaş ülkede görülebilecek bir manzara değildir. Olamaz da…!
Oysa gerek hükümet, gerekse muhalefet ilgililerinden; yaraların nasıl sarılacağı ve acıların nasıl dindirileceği ile maddi kayıpların ne şekilde karşılanabileceği ve evsiz-barksız kalmış vatandaşlarımız konusunda neler yapılabileceği hususlarında acil çözüm önerileri beklenirdi.
Alınan tedbirler açıklanır ve derhal uygulamalara geçilsin istenirdi…
Ama, Çamur Üzerinden Siyaset Yapmak varken, neden böylesi çağdaş uygulamalar yapılsın ki…?

CENGİZ ÖNAL
Cumhuriyet Neferi

Hiç yorum yok: