14 Şubat 2009 Cumartesi

CHP’NİN KKTC AÇILIMI
VE
RAUF R. DENKTAŞ İLE SÖYLEŞİ
CHP, iyiden iyiye iktidarın ortağıymış gibi davranıyor. Bunu gizlemeye ihtiyaç dahi duymuyor.
Deniz Baykal’ın, Brüksel seyahati esnasında AB Komiseri O. Rehn’in arkasından kürsüye gelip, Kıbrıs için, Annan Planı’nın özünü oluşturan, Federasyon Seçeneği’nin tercih edilebileceğinin belirtir mahiyette konuşması, aklı başındaki herkesi olabildiğince şaşırtmıştır.
Efendiler! Unutulmamalı ki; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türk Ulusu için bir Milli Davadır.
Ama, Atatürk’ün kurduğu partinin başında bulunan Ana Muhalefet Lideri Deniz Baykal’ın, Federasyon Seçeneği’ni işaret etmesinin; KKTC’nin Rum’a ve Yunan teslim edilmesinden başka bir anlama gelemeyeceği açıktır.
Baykal bunu AB’yi küstürmemek adına yapıyorsa; bu, ‘Kendi Tercihidir…’ der geçeriz.
Ancak, hem CHP gibi tarihi misyon sahibi bir partinin başında bulunacak ve hem de; Atatürk’e ait Değerleri yok sayma ve Laik Cumhuriyet’in Temel Değerleri’ne karşı durma gibi tavırlarını her fırsatta gösterecek bir Zihniyetin hakim olduğu ve Anayasa Mahkemesi’nin ifadesiyle Laiklik Karşıtı Eylemler’in odağı olmuş AKP ve Zihniyeti gibi bir siyasi partinin ortağı gibi davranacaksınız; bu olamaz işte!
Orada durun biraz Deniz Bey!
Bu kadar özgürlüğe sahip olduğunuz lüksünüzün olabileceğine ihtimal veremiyorum.
Biz, KKTC’yi yol da mı bulduk ki; Rum’a ve Yunan’a peşkeş çekelim?
Türk Ulusu böylesi bir sorumsuzluğa müsamaha gösteremez. Göstermeyecektir de!
İlginçtir ama, yakın geçmişte ve Gazetecilik yaptığım dönemde, sanki bugünleri görmüşçesine, Sayın DENKTAŞ ile aynı konu hakkında söyleşide bulunmuştum.
Bugüne de çok uygun düştüğü için, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Rauf R. DENKTAŞ ile İzmir’de, ‘Güncel Gelişmeler Üzerine’ yaptığım bu söyleşiyi aşağıda sizlere sunuyorum:

* * *

GÜNCEL GELİŞMELER ÜZERİNE

‘AB, Kıbrıs meselesini Ön şart olarak ileri sürmektedir.
Ya Kıbrıs konusunu hallet; ya da AB’ye Tam Üyelikten vazgeç.
Söyledikleri budur. Bu insafsızlıktır! Kalleşliktir! Deliliktir!
Peki, Sen, Uluslararası yasaları çiğneyeni, terörizmi yaratanı
yani Rum’u ve Yunan’ı aldın da ne yaptın?’
Rauf R. DENKTAŞ

CENGİZ ÖNAL: Sayın DENKTAŞ, Türkiye’de, uzun sayılabilecek bir dönemdir, AKP ve Zihniyeti iktidarda. Bunların, bulabildikleri her fırsatta, Atatürk İlke ve Devrimleri ile Çağdaş ve Laik Cumhuriyet’e karşı durmayı ve Atatürk’e ait mevcut değerleri ortadan kaldırmaya yönelik tavır ve söylemleri ortaya koymaktan çekinmedikleri aşikar.
Ayrıca, bu Zihniyet’in bir de KKTC’ne bakışı var. Bunlara ilaveten; Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB üyesi olması, Hristofyas’ın yeni bir seçimi kazanması ve özellikle de; ABD’nin bölgedeki oyunları ve tezgahları var.
Bir yandan da; Talat’ın yeni bir devlet felsefesi gibi; ciddiyetten uzak ve bir devlet adamında olması gereken ‘İleriyi Görebilme’ özelliği ile uzaktan/yakından ilgisi bulunmayan fikirleri ortalıkta dolaşıyor. İşin tuhaf yanı; Talat’ın fikrine sahip çıkanlar da az değil… Bütün bu gelişmeler hakkındaki değerlendirmenizi alabilir miyim?
Rauf R. DENKTAŞ:
Evvela şunu söyleyelim. Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’taki siyaseti yıllara ve dolaysıyla Megali İdea’ya dayanan bir siyasettir. Bu gerçeği göz ardı etmemek gerekir. Bunları unutarak Kıbrıs meselesini halletmek mümkün değildir. Çünkü Rum Tarafı, Kıbrıs’ta uluslararası anlaşmalarla elde edilmiş olan haklardan sıyrılmak istemektedir. Bütün arzuları, anılan anlaşma ile sağlanan garantilerden kurtulmaktır. Garantilerden kurtulduktan sonra Enosis’in yolu açılmış olacaktır.
Bize saldırmalarının sebebi ve bizi azınlık durumuna düşürmek istemelerinin sebebi bu. Barış Harekatından sonra görüşmeye hazırız dediler. Ama 11 yıl Kipriyanu hükümetiyle görüşmeye çalıştık.
Kipriyanu,Ben hiçbir zaman federasyona inanmadım, Makarios’un vasiyetini yerine getirdim. Yaptıklarımla Kıbrıs’ı Enosis için en yakın noktaya getirdim. Bundan sadece Enosis için geri adım atabiliriz
diyor.
Asıl mesele bizimle anlaşma ve yeşil hattın yeniden yapılandırılması değildir. Bu akıllarının kenarından bile geçmez. Görüşmelere başladığımızda11 yıl böyle geçti.
5 yıl kadar Vasiliu ile de bu şekilde konuştuk. İmza için Newyork’a çağırıldık. Seçim zamanıydı. Klerides bağırıyor, ‘Kıbrıs’ı teslim edersin, imzalarsın’ diye. Tabi anlaşma sağlanamadı ve imzalamadı geri gitti. 5 yıl da öyle gitti. Klerides seçimleri kazandı ve 10 yıl da onunla gitti.
Amaçları çözümden ziyade oyalama ve olayı, olabildiğince zamana yayma…

CENGİZ ÖNAL: Efendim; bütün bu olup/bitenlere karşın, RTE ile başında bulunduğu AKP ve Zihniyeti iktidarı, Türkiye’yi AB’ye tam üye yapmak için her yol ve yöntemi denerken bir de bakıyoruz ki; AB, Kıbrıs Rum Yönetimi’ni Tam Üye olarak kabul etmiş. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?
Rauf R. DENKTAŞ: Bunların AB’ye üyelik anlaşmaları mevcut garanti anlaşmalarını delmek içindir. Garanti anlaşmasında bir madde vardır.Türkiye’nin üye olmadığı bir yere Kıbrıs giremez
diye. Kıbrıs’ı almazsanız, 9 üye ile veto ederim şantajı ile aldılar Kıbrıs diye Rum Yönetimi’ni.
Yasaların verdiği haklarımız gereği olarak buna itiraz ettik.
Hata ettikdiyorlar şimdi.Hata ettik
diyorlar ama, Türkiye de Kıbrıs’ı tanıyacağını vaat etti. İmza verdi. Kıbrıs’ta beyanat vermeleri gerekiyordu, beyanat verdiler ama yeterli olmadı. Şimdi dolayısıyla Kıbrıs üye oldu diye dövünüyoruz.
Kıbrıs üye olmadı tezini savunmamız lazım. Kıbrıs’ta anlaşma olmaz. Olamaz!
Sen, AB olarak, Kıbrıs adı altında güneydeki Rum Yönetimi’ni üye olarak aldın. Kendi stratejik gelişmelerin için sen yalnızca Rum’u aldın. Kıbrıs’ı almadın, alamazsın!
diyoruz. Bu tezi savunuyoruz. Kıbrıs’ı alabilmen için Türkiye’nin rızası lazımdır. Türkiye’nin tam üye olması lazımdır. Başka türlü Kuzey size verilemez!
Kıbrıs üye olmamıştır. Peki, o halde uluslararası anlaşmalar geçerlimidir? Elbette geçerlidir. Türkiye olarak benim hakkımdır. Bu nedenle; Rum Yönetimi, AB’ye tam üye olamaz! Geçerli değildir.
CENGİZ ÖNAL: Sayın Cumhurbaşkanı’m; bir de Annan Planı olarak bilinen ve KKTC’nin ‘Evet’ dediği Plan konusundaki görüşlerinizi anlatabilir misiniz?
Rauf R. DENKTAŞ: Annan planı geldi de ne yaptı? Güya bizi iki tarafı birleştirecekmiş, iki taraf 'Evet' diyecekmiş, bizeEvet
dedirttiler. Türkiye üye olmadan, Kıbrıs güya üye olacakmış dediler. Bunu Türkiye nasıl kabul etti anlayamadım?
Evetdemekle, Garanti Anlaşması’ndan vazgeçiyoruz. Ama, maalesefEvetdediler. Rum YönetimiHayır
dedi. Böylelikle de Annan Planı ortadan kalkmış oldu.
Amerika, Annan Planı diyor, bizimkiler referans olarak Annan Planı diyor, gerçekler silinemez diyor. Silinemeyecek tek gerçek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir.
1960 anlaşmalarıyla Türkiye’ye verilen haklar esastır. Bunlar silinemez. Federasyon konuşmuşuz, bunlar geride kalmış şeylerdir.
Birleşmiş Milletlerde alınan kararlar, Türkiye’nin ve bizim kabul etmediğimiz kararlar, sükut etmiştir, düşmüştür
dememiz lazım.
Bunları söyleyeceğimize;
Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde görüşmeye hazırız
diyoruz. Halbuki; 44 yıldır BM kararları barışı önlüyor. Çünkü, ABD dostumuzun desteğiyle, Rum’u meşru kabul etmiştir. Dolayısıyla şimdi ABD’nin bize oynamış olduğu en büyük oyun , Annan Planı’nı kabul ettirdikten sonra yorum getirmesidir.
Madem ki Kıbrıs Türkleri Annan Planı’na evet dediler. Bundan sonra ayrı bağımsızlık ve egemenlik isteyemezler, istemeyecekler! BM Genel Sekreterin Raporuna da bunu soktular.
Türkiye’ye de dediler ki;
Kıbrıslı Türkler egemenlik istemeyecekler, çizgilerin altında kalacaklar’.
İtiraz edin dedik, ne benim hükümetin itiraz etti, ne de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti itiraz edebildi.
Bunlar, ABD dışişleri Müsteşarı Brizan’ın beyanatı ile şunları söyledi:
Türkiye Rum’u meşru hükümet olarak kabul etsin, limanlarını açsın, bayrağını kabul etsin ve önerilerini Rumlar’ın kabul edebilecekleri şekle soksun’.
Şimdi bu tezgah planda, bunu gören Rum kırmızı çizgisini açıklamıştır.
Hristofyas ne söylüyorsa, geçmişte Kipriyanu aynı şeyi söylüyordu.
Özetle ifade etmek gerekirse;
Kıbrıs askersizleştirilecek,
Göçmenler eski yerlerine gidecek,
Türkiye’den gelenler para ödeyecek…
Ve Hristofyas ilaveten devam ediyor;
Kıbrıslı Türkler yeniden özel haklar istemesinler.
Rumlar’ın, Ermeniler’in, Maronitler’in, Latinler’in haklarını istemesinler, yani eşitlik yasalar altında eşitliktir, azınlığız.
Şimdi Kırmızı çizgisi olan insanlarla bizi masaya oturtacaklar.
Ben de diyorum ki; Siz de kırmızı çizginizi söyleyin, öyle oturun. Annan Planı öncesinde TBMM’de kayıtlara geçirilen çizgilerimizi söyleyelim. Annan Planı’ndan sonraki 3,5 yıl sonra Abdullah Gül’ün adaya gelerek söylediklerinin ardında duralım. İki ayrı devletle Türkiye’nin garantörlük haklarının devam ettiğini söyleyelim.
Şimdi bunun söyleyen Türkiye benim hükümetime de bunları söyletmek durumundadır. Ama bizim hükümetimiz iki toplumlu federasyona razıyım diyor.
BM Kıbrıs’ı tanımlarken;
Kıbrıs’ta iki halk vardır, %18 Türkler, %82 Rumlar
diyor. Bu kelimeleri kullanmayacaksınız, bunlar devlet kurmadan söylenen laflardır, sözlerdir. Şimdi hükümetin programı bu iki toplumlu federasyon.
Hristofyas diyor ki;
Biz federasyon istemeyiz, ama Türk Askerinden kurtulmak için federasyondan başka çaremiz yok’.
Amaç Kıbrıs’ı Yunan yapmaktır, AB üyeliğiyle bunu başardılar. Bunun tamamını başarmak için engelleyen iki şey vardır. KKTC ve Türkiye’nin garantörlüğü. Bütün muamele şimdi bu ikisini ortadan kaldırmak içindir.
Annan Planı,
Tamamen Rum yokturdiyor. Bizimkiler ara sıraVardır
diyor. Duyuyoruz ki, anayasa çalışmaları oluyormuş. Kıbrıs’ın yeni anayasası… Gizlice bunu yapıyorlar. Kimsenin umurunda değil.
Onun için Türkiye’yi Kıbrıs’tan çıkartmak için yapılan oyunlar devam etmektedir. Bunun içinde ABD de vardır, AB de vardır.

AB, Kıbrıs meselesini Ön şart olarak ileri sürmektedir.
-Ya Kıbrıs konusunu hallet; ya da AB’ye Tam Üyelikten vazgeç-.
Söyledikleri budur. Bu insafsızlıktır! Kalleşliktir! Deliliktir!
Peki, Sen, Uluslararası yasaları çiğneyeni, terörizmi yaratanı
yani Rum’u ve Yunan’ı aldın da ne yaptın?

Türkiye’ye,Meseleni hallet öyle geldiyorsun, bu deliliktir. Rum’a, KKTC kalkacak lafının garantisini vermek demektir. Kıbrıs meselesi hakkında, bazı gazeteler görüyorum diyor ki;Kıbrıs iç meseledir, iki yoldaş Kıbrıs meselesini halletsin, Türkiye garanti meselesini halleder’. Bu saçmalıktır!
Sonuç olarak şunu söylemekte yarar var: Bize kurucu haklar verildiği için, Türkiye’ye garantörlük veriliyor. Kendi stratejik ihtiyaçları dışında Rumlar’la anlaştığımız takdirde; eşitliği kabul ettiğimiz takdirde, garantilenecek bir şey kalmaz.
Türkiye stratejik haklar peşinde. Diyecekler ki;
Sen bununla idare et’. Onun için büyük bir oyun oynanmaktadır, çok rahatsızız, çok acı duymaktayız.
CENGİZ ÖNAL: Sayın DENKTAŞ, bu değerlendirmelerinizi Türk Ulusu’na sunmak benim için bir görevdir.
Yoğun programınız içinde bana zaman ayırdığınız ve dolaysıyla da değerlendirmelerinizi alabilmem konusundaki nezaketiniz için teşekkür ederim.

* * *
Bu çalışma yaklaşık olarak 1(Bir) yıl kadar önce yapıldı. Deniz Baykal’ın Brüksel ziyareti esnasında söylediklerini duyduğumda; yazıyı hatırladım ve üzerinde, konu ve anlam bütünlüğünü bozmayacak, gramatikal küçük düzenlemeler yaptıktan sonra yeniden yayına hazırladım.
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. DENKTAŞ’ın söylediklerini okuduktan sonra, Baykal’ın Brüksel konuşmasını yeniden bir değerlendirmeye tabi tutmanın sonuçlarını irdelemenizi ve görmenizi salık veririm.
Unutulmayacak gerçek; KKTC, Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Davası’dır.
CENGİZ ÖNAL
Araştırmacı-Yazar
Cumhuriyet Neferi

2 yorum:

Adsız dedi ki...

cengiz önal sizin gibiler olmazsa biz hiç olamayız ...Cumhuriyetin bekçileri olarak Atatürk'ün ve ilkelerinin ve en önemlisi cumhuriyetin savunucusu olarak sizlere destek olduğumuzu belirtmek isteriz.

İşte Türkiye Topluluğu

SABİH SAMUR dedi ki...

Milli Dava'mıza yapmış olduğunuz katkıdan dolayı saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Sabih Samur
Kıbrıs Sevdalısı
www.bizimkktc.blogspot.com