1 Haziran 2009 Pazartesi

TÜRKİYE – AVRUPA BİRLİĞİ
İLİŞKİLERİ
(2)

Avrupa Birliği’nin Amacı Nedir?

AB Komisyonu, her yıl güz aylarında Türkiye İlerleme Raporu hazırlar ve bunu, sömürge ülkeleri muhtırası gibi de yayınlar. Bizdeki siyasi iktidarlar da; bundan sonra sözü dolandırıp, Türk Ulusu’na pembe tablolar çizme gayretine soyunur. Ülkeyi yönetenler, kendi Ulusu’nun yanında olacağına, düne kadar küfrettiği, ‘Hıristiyan Kulübü’ dediği AB’nin çıkarlarını savunur bir havaya bürünür.
Bu, Türkiye İlerleme Raporu’na biraz değinelim:
Raporun İçeriği; yayınlandığı tarihten itibaren gelecek rapor tarihine kadar olan dönemde yapılması istenenlerin listesini kapsar. Yani, diğer bir ifadeyle, bizden yapmamız istenen hususlardır. Sömürge Talimatnamesi de diyebilirsiniz…
Genel hatlarıyla Türkiye’den istenen nelerdir?

1-Anayasa tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollama görevinin olabildiğince törpülenmesi. Diğer bir ifadeyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sesinin kesilmesi.

2-Adalet Sistemi’nde, kendi arzularına uygun düzenlemeler yapılması.

3-Fener Rum Ortadoks Patrikhanesi’nin ve Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması ve Yabancı Dini Azınlıklara ve Vakıfları’na mal edinebilme haklarının yeniden verilmesi.

4-Milli Eğitim’in revize edilmesi ve eğitim dilindeki Türkçe zorunluluğunun kaldırılması.

5-Kıbrıs konusunda Rum isteklerinin kayıtsız şartsız kabul edilmesi. Kıbrıs’ın verilip sıkıntının sona erdirilmesi.

6-Dini topluluklara ilişkin hakların verilmesi.

7-Ermenistan’la olan sorunların çözüme kavuşturulması. Yani, Sözde Ermeni Soykırımı’nı kabul edilmesi ve Türkiye-Ermenistan sınırının açılması.

8-Irak’ın Kuzeyi’nde barındırılan ve Kürt kökenli vatandaşlarımıza da oldukça zarar veren bölücü terör örgütüyle olan sorunların giderilmesi. Yani, diğer bir ifadeyle teröristlerle masaya oturulup konuşulması ve el sıkışılması.
…………….
Çok özetle yazmaya çalıştığım bu konuları daha ayrıntılı açtığımızda; ortaya dosyalar, klasörler dolusu istekler çıkmaktadır. Ama, genel hatlarıyla istenenler de bunlardır. Bugüne değin birkaç kez yayınlanan Türkiye İlerleme Raporları’nda bunlar ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Siyasi irade de; bunlar üzerine kafa yormuşlar, zaman harcamışlar ve olabildiğince de gayret gösterme sevdasına düşmüşlerdir.
Fakat asıl çığırtkanlar başkadır. Malum Raporlar yayınlanır yayınlanmaz, birden Herkes konunun uzmanı olur. Köşe yazıları, televizyon kanallarında açık oturumlar. Ortalık şamatadan, ahkam kesmelerden geçilmez. Toz duman içinde sapla saman birbirine karışır ki, ayır ayırabilirsen.
Samimi olanlara diyecek sözüm yok. Ellerinden geleni yapmaya çalışırlar. Ama; bir de Ali Kemal ruhlular var ki; sormayın gitsin! Öyle görüşler açıklarlar ki; anlayanlar çok iyi anlıyor da, genelde bu AB çığırtkanlarının söylediklerini Türk Ulusu’nun çoğunluğu anlamaz. Zaten onların amacı da budur. Yoksa Halkımızın anlama konusunda bir sıkıntısı yok. Anlatanlar böyle yaparlar ki; ortalık daha da karışsın ve önemli bir şeyler anlatılıyormuş havası yaratılsın. Bunu yaparken de; riyakarlıkları gereği, Atatürk’ün ‘Muasır Medeniyetler Seviyesine Ulaşma’ sözüne atıfta bulunmaktan geri kalmazlar. Hani sözüm ona, Atatürkçü gözükerek inandırıcı olacaklar ya!
Halbuki çok önemli bir gerçek gözden kaçırılmaktadır…
Atatürk’ün ‘Muasır Medeniyetler Seviyesine Ulaşmak’ olarak işaret ettiği; Batı’nın, yani bize göre daha gelişmiş milletlerin bilim, sanayi, teknoloji, sanat, eğitim vb gibi hususlardaki gelişmelerinin, Ülkemiz şartlarına uygun düşebilecek kısımlarının örnek olarak alınması ve Türkiye şartlarına göre bu konularda uygun çabaların gösterilmesi esastır. Zamanla bir kısım kıt akıllılarca söylendiği gibi, Atatürk’ün bu sözünün amacı, Asla Batıcı olmak veya Batı Taklitçiliği yapmak falan değildir!
Bunların amaçları başkadır. Çığırtkanlar da bu işin tellallığını yaparlar.
Atatürk Türkiyesi, bir şekilde oyuna getirilmek istenmektedir. Bu bir asırlık bir rüyadır. Birileri çıkıp da akıl hocalığına boşuna soyunmasın. Altı yüzyılı aşkın bir süre, Padişahlıkla yönetilmiş bir ülkede; Ümmet iken Millet ve Teba iken de Vatandaş olma başarısını gösterebilmek uğruna bir çok cephede, nice evlatlarını, gözünü kırpmadan şehit vermiş olan Yüce Türk Ulusu, adına Avrupa Birliği denilen ve emperyalizmin, çağımızdaki en önemli maşası durumunda olan bir topluluğun, saçmalıklarına gerek kalmaksızın, kendi ayakları üzerinde ve onuruyla durabilme büyüklüğüne sahiptir ve sahip olmaya da devam edecektir! Bundan hiç kimsenin zerre kadar endişesi olmasın..!
Türk Milleti’nin gerçek dostu sadece ve sadece kendisidir! Tarihimizin onurlu sayfalarında hak ettiği yeri almış bulunan örnekler, bunu ispatlamaya yeter de artar bile!
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yıllar öncesinden, sanki bugünlere atıfta bulunarak, olayın adını koymuştur:
Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatleriyle, planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!
Paniğe kapılmaya gerek yoktur. Mevcut siyasi irade de elbet gerçekleri er veya geç görecektir. Türkiye’yi asla AB üyeliğine almayacakları, yapılanların tamamının oyalama olduğu, siyasi irade tarafından nasıl olsa bir gün öğrenilecektir.
Umarım çok geç kalınmaz.
(Sürecek)
CENGİZ ÖNAL
Cumhuriyet Neferi

Hiç yorum yok: