‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır,
ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır’
Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Büyük Devrimci Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, bundan 71 sene önce aramızdan ayrıldı. Gazi’nin, hiç beklenmeyen zamanda gelen vefatı, Türk Ulusu’nu derin acılarla yüz yüze bıraktı. Dolmabahçe’den yayılan kara haber, bizimle birlikte bütün dünyayı da yasa boğdu.
Türk Ulusu, sanki can evinden vurulmuştu. Tutunduğu güç, beklemediği bir anda elinden kayıvermişti. O’nunla birlikte takati gitmiş, çaresi de tükenmişti… Yaşama sarıldığı bağ kopmuş, sanki ümitleri de yok olmuştu…
Atatürk’ün, ilk etapta Dolmabahçe’nin büyük tören salonunda katafalka konulan tabutu, günlerce ziyaretçi akınına uğradı. Göz yaşları sel oldu aktı. Dünyanın dost, düşman bütün ülkelerinden gelen temsilciler de Gazi Mustafa Kemal’e duyduğu saygıyı ve minneti gösterdi.
Generallerin omzunda saraydan çıkarılan Gazi’nin tabutu önce Gülhane Parkı’na, sonra bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. İzmit’e Yavuz zırhlısıyla getirilen cenaze, buradan trenle Ankara uğurlandı. Ankara’da, TBMM önünde yapılan törenin ardından bugünkü Etnografya Müzesi’nde hazırlanmış olan geçici kabrine konulan tabut, burada on beş yıl kadar kaldı. Gazi Mustafa Kemal’in naaşı, nihai olarak da; 10 Kasım 1953 tarihinde Anıtkabir’e nakledilerek, Türkiye’nin her ilinden getirilen topraklarla ebedi istirahatgahında yerleştirildi…
Her yıl 10 Kasım’da Gazi’yi bir o kadar daha özlemle anıyoruz. Üzüntümüz her sene yenileniyor. Atamız’ın aramızdan ayrılışını sanki yeniden yaşıyoruz…
Dünya, büyük bir liderini yitirdi. O’nun hakkında, düşmanlarının bile saygıyla söylediği sözler tarihin onurlu sayfasındaki yerini aldı.
Tarihinde çok acılar yaşamış olan Türk Ulusu, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün aramızdan ayrılışının acısını, o günden buyana her yıl yeniden yaşamaktadır.
Şimdi sizleri o günlere götürmek istiyorum. Gazi’nin ölümünün hemen ardından, 11 Kasım 1938 günü, O’nun gazetesi kabul edilen Ulus Gazetesi’nin başyazarı Falih Rıfkı Atay’ın yazdığı baş yazıyı gelin birlikte okuyalım:
“KURTARICINI
VE
EN BÜYÜK EVLADINI
KAYBETTİN
Türk Milleti sen sağ ol!
Bırakınız, son kanlı damlasına kadar, göz yaşlarınızı O’nun yasında tüketiniz. Atatürk’ün ölümünü görmüş olanlar, bir daha kime ağlayacaksınız?
Aylardan beri, on yedi milyon O’nun baş ucunda, bu faciayı geciktirmek için çırpındı, durdu. Bir tanrı veya kahraman mı, bir baba, dost veya kardeş mi? Onunla ne kaybediyorduk?
Hayır…! Onsuz nemiz kalacaktı?
Boş sözü bırakalım!
Atatürk ölmüştür, hakikat bu!
Müthiş olan bu!
On yedi milyon bir günde, bir babadan öksüz kaldı.
En mesut Türkler, Atatürk yaşarken ölmüş olanlardır. Ömrümüzün ve Türk Tarihi’nin en acı yasını tutmak talihsizliği bize düştü. Halk, en büyük Türk Kahramanı’nı, ordu en büyük Türk Başbuğu’nu, tarih en büyük Türk’ü ve asrımız en büyük insanını kaybetti. Acının derinliğini, sıcak ruh yaramız soğumaya ve uyuşan beynimiz yeniden işlemeye başladığı zaman anlayacağız.
Benden sonra… Benden sonra… Senelerden beri, hepimiz, böyle bir kara günün ıstırabını, bu iki kelime ile gönlümüzden uzaklaştırıyorduk. Düşünmekten korkuyorduk.
İşte Onsuz kaldık…
Onsuz… Fakat O’na bin kere verdiğimiz bir tek namus sözüyle kaldık. Eserini ve davasını korumak ve yükseltmek!
Bizler için hayatın bir manası varsa; bu yemini yerine getirmek için yaşamaktır.
Bugün O’na ağlayıp, yanmak için bir tek kalbiz. Yarın O’nun eserini ve davasını müdafaa etmek için bir tek irade gibi kaynaşacağız.
Atatürk, şimdiye kadar bilmeyenler, bu milletin seni ne kadar sevdiğini, senden sonra, ismin ve eserin üzerine titrerken anlayacaklar!
Aklımızın ve kalbimizin vazifelerini ayıralım.
Ey bütün ağlaşanlar!
Göz yaşlarınızı birbirine kattığınız gibi, ellerinizi birbirine uzatınız.
Atatürk’e, yaşarken verdiğiniz sözü unutmayınız!
Falih Rıfkı ATAY
Ulus Gazetesi
11 Kasım 1938”
***
Atatürk Türkiyesi’nin bugünkü hali içler acısı… Sadece, illerin tamamında ve bir kısım büyük ilçelerde yabancı ülke ve şirket bayraklarının sallanıyor olmasını söylemek bile sanırım yeterli…
O, ‘En Büyük Eserim’ dediği Laik Cumhuriyete karşı, karanlık güçler tarafından yapılan bütün saldırıları bertaraf etmişti. Ancak, malum zihniyetin bugün halen aynı misyonlarını sürdürüyor olmaları gerçekten çok acı…
Ey Türk Gençliği! Birinci vazifeni sakın Unutma!
Emaneti canından aziz bil ve gereği gibi davran. Rehberin Atatürk İlke ve Devrimleridir. Bir gün tarihe hesap vereceğini bir an bile aklından çıkarma…!
CENGİZ ÖNAL
Cumhuriyet Neferi