3 Kasım 2008 Pazartesi

ATATÜRK VE DİN

Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki; Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır’.
Mustafa Kemal Atatürk

Mustafa’ filmi Türk Ulusu’nun izlemesine sunulalı henüz bir hafta kadar oldu. Film vizyona girmeden önce bir kısım dostlarla yaptığımız sohbetlerde de dile getirdiğim gibi; bu yapım, emperyalistlerin ve işbirlikçi hainlerin ortaya koyduğu bir tezgahtır. Diğer bir ifadeyle, Mustafa Kemal Atatürk’ü, Türk Ulusu’nun gözünde küçültme gayretinden başka bir şey değildir. Psikolojik bir sindirme, yıpratma hareketidir.
Film hakkında, ilk günden beri yapılmakta olan eleştirileri büyük bir dikkat ve titizlikle izleyip, okudum. Yazılanların büyük çoğunluğunun altına ben de; hiç tereddüt etmeden, imzamı koyarım. Ancak, bazı sapkın zihniyetler var ki; onları burada dile getirmeye gerek bile yok. Onların, dinci kılıflar içinde, kimlere hizmet ettikleri belli.
Atatürk’ü Türk Ulusu’nun gözünde küçültme gayretlerinin, karşı devrimciler tarafından tezgahlandığı, dışarıdan büyük cesaret ve güç sağladıkları gibi, içerdeki işbirlikçi ve hainlerden de destek gördükleri apaçık ortadadır. Bunu, bir kısım televizyon kanallarında yapılan yorumlar ile bazı haber programlarında, kendisine sanatçı süsü vermiş, aslında sanatçı bozuntuları olan bir kısım zavallıların konuşmalarını bir kez daha kanıtlıyor.
Karşı Devrimcilerin yapmak istedikleri, Atatürk’ü İslam Dini karşıtı, din düşmanı gibi göstermektir. Böylelikle de; Atatürk Milliyetçiliği’nin önü kesilmek istenmektedir. Halbuki; gerçek bunun tam aksidir. Onun için, ben de bu yazımı Atatürk ve Din başlığı adıyla kaleme aldım.
Atatürk ve Din konusu insanlarımızın öteden beri kafalarını meşgul eden önemli bir husustur. Vatandaşlarımız, bu konuyla ilgili olarak hiç kimselere rahatça içini açıp da konuşamamanın sıkıntısını yaşamışlar, halen de yaşıyorlar. Bir kısım çevrelerce uydurulup, bilgi ve belge iddiasıyla ortaya atılan saçma sapan fikirler de, kafaları iyiden iyiye karıştırıyor.
Yapılacak olan açık ve basittir: Atatürk İlke ve Devrimleri’ni yeterince anlayabilmek ve neticesinde de Atatürk ve Düşüncesi’ni benimseyebilmek, bugün için daha çok önem arz etmektedir.
Atatürk’ün; ‘Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir’ özdeyişi, bu itibarla çok önemlidir.
Bu, zannedildiği gibi zor değildir. Bütün dünya milletlerince, milenyumun Lideri olarak seçilen Atatürk’ün; Türk Ulusu tarafından halen yeterince anlaşılamıyor olmasının nedenlerini, biraz da kendimizde aramalıyız. Halbuki; bu konuda uzmanlarınca yazılmış öylesine çok eser var ki. Kolaylıkla temin edilip, okunabilir.
Konumuzun esası, Atatürk’ü anlamanın yanı sıra; dinci kesimin oyunlarını boşa çıkarabilmek için Atatürk ve Din konusunu da anlatabilmektir.
Atatürk ve Din denildiğinde, ilk akla gelen ya da gelmesi gereken; Atatürk’ün İslam Dini karşıtı olmadığıdır. Bilakis, O, hiçbir zaman İslam Dini’ne ve inanca karşı olmamıştır. Olması da düşünülemez. Din hakkındaki;
Türk milleti dindar olmalıdır yani, bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum. Bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Din şuura muhalif, ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor’ ifadesi her şeyi açıkça anlatmıyor mu?
Ayrıca; İlk Meclis çalışmaları esnasında, Cuma günleri, hep birlikte önce Hacıbayram Camisi(Ulus-ANKARA)’ne Cuma namazına gidilir, sonra Meclis’e gelinirdi. Tarihte buna ilişkin açık kayıtlar mevcuttur. Yine ilk Meclis’te, Anadolu’nun dört bir yanından milletvekili seçilip, Ankara’ya gelmiş olan Din Adamları vardır. İlk akla gelenler:
Amasya müftüleri; Hacı Tevfik Efendi ve Abdurrahman Kamil Efendi, Denizli Müftüsü; Ahmet Hulusi Efendi, Ankara Müftüsü; Mehmet Rifat Efendi,
gibi daha bir çok değerli şahsiyet buna iyi bir örnektir. Bununla birlikte; onca yoğun çalışmanın içinde; O’nun, Elmalılı Hamdi Yazır’dan, Kur’an’ın, Türkçe Meali’ni hazırlamasını istemesi ve bunu yaptırması hepimizce bilinen bir başka gerçektir. Örnekler daha da çoğaltılabilir.
Atatürk’ün karşı olduğu;
-Dini siyasal forma sokmak ve politik düşünce haline getirmek isteyenler,
-Din üzerinden herhangi bir şekilde rant sağlama sevdasına düşen aciz kişilikli insancıklar,
-Dini, tarikat adıyla karanlık ve izbe bir dünya içine hapsetmeye çalışanlar,
-Yani kısacası, dini her türlü menfaati için kullanmaya çalışan gericiler, yobazlar, dinciler ve din baronlarıdır
.
Atatürk, Türk Ulusu’nun dini inanışlarına her zaman saygılı olmuştur. Dinin, Ulusumuz için ulvi bir duygu olduğu gerçeğini asla göz ardı etmemiştir. O, halkını seven insanın, onun inanışlarına da saygılı olması gerektiğine inanan büyük bir liderdir. Dolaysıyla da; İslam Dini’ni, Kur’an gerçeklerinden ayırıp, gelenek dini şekline sokmaya çalışan ve din üzerinden rant sağlama derdine düşen dincilerin, gericilerin, yobazların ve din baronlarının ısrarla karşısında olmuştur.
O’nun;
Yalnız başıma kalsam da gericileri yine cezalandırırım. Dini siyaset aracı yapmayınız’ şeklinde dile getirdiği sözleri, malum kesime duyduğu tepkinin ölçüsü bakımından oldukça anlamlıdır.
Atatürk, bütün bunlara karşın; Din’in, asla devletin temel esası, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Din Devleti olamayacağını bilecek kadar da çağdaş ve ileri görüşlü bir Lider’dir. Bu düşüncesini; Laiklik ilkesiyle teminat altına almıştır. Yani, Din ayrıdır, Devlet işleri ayrıdır. Laikliğin temelini oluşturan da budur.
Cumhuriyet’in kurulduğu günden buyana, Mustafa Kemal Atatürk’ü İslam Dini’ne karşıymış ve Müslüman Türk İnsanı’nın ibadetini engellemek istemiş gibi göstermek isteyenler ve Türkiye Cumhuriyeti’ni şeriat devletine dönüştürmek amacıyla her türlü çirkin oyunu sergilemekten kaçınmayanlar bilmeliler ki; biz Atatürk Gençliği var olduğumuz sürece, bu dinci, yobaz ve gerici tayfasının hain emellerine ulaşmaları asla mümkün olamayacaktır!
CENGİZ ÖNAL
www.cengizonal.blogspot.com
www.cengizonaltarakcioglu.blogspot.com

4 yorum:

bajazet dedi ki...

Atatürk ve din?

Türk milletine anlatilan resmi tarih malesef gerçek tarihle çelisiyor.Atatürk hiçbir dine mensup olmadigini söylemis ve yaptigi reformlarla da göstermistir.

Türkçesi varmidir bilmem ama Fransiz yazari Benoist Mechin "Mustapha Kemal. La mort d’un Empire (1954)" isimli kitabini tavsiye ederim.Tarafsiz,baskisiz,sansürsüz yazilmis bir eser.

Dindar bir Atatürk imaji neden bu kadar önemlidirki anlamiyorum.

Cem Akkılıç dedi ki...

Atatürk bazılarına batıyor. Hemde çok kötü batıyor.

Cem Akkılıç Cemology Onuncu köy

http://www.flickr.com/photos/httpcakkilicblogspotcom/2984300555/

Sevil Avcı Özyavuz dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
CENGİZ ONAL 'TARAKÇIOĞLU' dedi ki...

Bajazet Rumuzlu Arkadaşa sadece şunu söylemek isterim:
Mustafa Kemal'in 28 Ekim 1923 günü Fransız Gazeteci Maurice Pernot ile yaptığı röportaja bir daha bakması isabetli ve iyi olur.

Cem Akkılıç arkadaşı kutlarım...

Yorumu silen arkadaşımız bir gerekçe yazsa isabetli olurdu...