CAN VERMEK!'
Yılın bu son yazısını karamsar bir tablo oluşturmadan yazabilmek isterdim. Ama olmadı! Yapamadım!
Ya olup bitene göz yumup, hayali bir şeyler yazacaktım. Ya da ortaya çıkan tablo ne olursa olsun göğüsleyecektim.
İkincisini tercih ettim.
Hayali yazmak bana göre değil. Gerçekler böylesine her gün yüzümüze çarparken; neyin hayalini yazacaktım? Nasıl, yalandan ve albenisi bol, şatafatlı renklerle dolu bir tablo ortaya koyardım?
Yok Dostlar, yok! Gerçekler elimi, kolumu bağlıyor. Olmuyor!
* * *
İsrail’in şımarıklığı yüzlerce Filistinlinin canına mal oldu. Okulundan henüz çıkan ve evine doğru gitmeye çalışan çocukların üzerine bombalar düşüyor. Sivil yerleşim yerleri bombalanıyor. Küçücük bebekler, neyin ne olduğunu anlamayı bırak, dünyayı bile doğru dürüst göremeden beşiklerinde, kundaklarında can verdiler. Aileleri yok olan çocuklar, tutundukları bir yerlerden, boş gözlerle dünyaya bakıyor. Olup/biteni anlamaya çalışıyor.
Bugüne kadar öldürülen Filistin vatandaşlarının sayısının daha nerelere ulaşacağı henüz belli değil. Binlerce yaralı var. Bir o kadar yuva yok oldu. İnsanlar evsiz barksız ortada kaldılar. Gazze’nin bir tek hastanesinde yaralılar koridorlarda ve yerlere yatırılıyor. Tıbbi malzeme yeterli değil. Doktor sayısı az. Bombalama bir yandan devam ediyor. Ambulanslar yaralı taşımaya yetmiyor. Ölenler, çarçabuk defnediliyor. Gazze’deki durum kısaca bu…
* * *
Sabahın erken saatinde, Ucuz Ekmek almak için evinden çıkan yaşlı bir vatandaşımız, girdiği kuyrukta sırasını beklerken, günün ilk saatlerinin ayazına dayanamayan cılız bedeni olduğu yere yığılıvermiş. İnsanlar Belediye Büfesi’nin önünde ekmek almayı beklerken; yaşlı amcanın cansız bedeni yanıbaşlarında cansız yatıyor. Onun amacı, olabildiğince tasarruf etmek ve evladının okul masraflarını karşılayabilmekti. Ama başaramadı. Bünyesi yeterli direnci gösteremedi. Vatandaşına bunu yaşatanlara , Yazıklar Olsun!
* * *
Yakın zamana kadar, her gün üçer-beşer şehit verdiğimiz Mehmetçiklerimiz’e, bu şehit polis memurumuz da İstanbul’dan eklendi.
* * *
Kabine üyelerini geçip, RTE neler yapıyor ona bakalım:
-Kısa bir süre önce Ankara’ya resmi bir ziyarette bulunan İsrail Başbakanı ile samimi bir havada görüşüyor.
-Yüksek Yargı Organları Başkanları’nın tartışmalarında, taraf olduğu yönünde bir görüntü vererek, Danıştay’ı kastettiği her halinden belli bir vaziyette, ‘Ne o, yoksa Türkiye’de ikinci bir Anayasa Mahkemesi mi var?’ diyor.
-Ankara Altındağ Spor Sarayı’nda yaptığı konuşmasında, kendilerinden olmayan herkese verip veriştiriyor. Ülkede her şeyin yolunda olduğunu, hizmetlerinin kıskananların da olayları çarpıttığını söylüyor.
-Bir süre önce, İMF’nin açıklamalarına istinaden; ‘Ümüğümü Kimse Sıkamaz! Sıktırmam!’ sözlerine karşın, bugün ‘Ümüğünü Sıktırmaya’ hazırlanıyor.
-Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne Başkan Adayı olabilecek birisini arıyor,
* * *
Karamsarlığım hoş görülsün ama, 2009’un daha kötü geçeceğini düşünüyorum. Ekonomik Kriz, 2009’da etkisini çok daha fazla hissettirecek. Yerel Seçimler nedeniyle kaos ve kargaşanın daha da artabileceğini sanıyorum. İnsanımızın, her sektörden alacağı hizmetlerin karşılığında daha fazla bedel ödemek zorunda kalacağına inanıyorum.
Onun için; bugüne kadar ne, nasıl ve neden oldu bir kenara koyalım. Türk Ulusu’nu bu duruma düşüren AKP ve Zihniyeti iktidarına gereken dersi verelim. Bunun için, 29 Mart 2009 Yerel Seçim imkanını iyi değerlendirelim.
Birimiz o yana, öbürümüz bu yana çekiştirmeyi bırakalım. Birbirimizle didişmenin kimseye bir yararı yok. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz günler hızla geçiyor.
Birlik ve Beraberlik içinde olmayı, Atatürk İlke ve Devrimleri ile Laik Cumhuriyet’in Temel Değerleri’ni, ilelebet kollamak ve korumak üzere ortak mücadele etmeyi bir an evvel gerçekleştirelim.
Umutlarımı dinç tutarak Türk Ulusu’nun ve bütün Dostların Yeni Yılını samimi dileklerimle kutlar, sağlık, mutluluk ve esenlikler temenni ederim.
CENGİZ ÖNAL
Araştırmacı-Yazar
www.cengizonal.blogspot.com
onalcengiz@gmail.com