23 Nisan 2009 Perşembe

SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI

Kuşku edilmemek gerekir ki, Ermeni Kırımı
üzerine söylenen sözler gerçeğe uygun değildir

Gazi Mustafa Kemal Atatürk


Bugün, ‘Ermeni Soykırımı’ iddiasıyla sıkça önümüze konulan konunun, yaklaşık bir asırlık bir geçmişi var. Olayın kökeni 1915 tarihinde gerçekleştirilen zorunlu göç sırasındaki Ermeni Soykırımı iddiasına dayandırılmak istense de; aslında işin altında yatan gerçeğin, Türkiye’yi bölüp, bir kısmını da Ermenistan’a dahil etmekten öteye bir şey olmadığıdır. Bu da; Sevr’e dayanan bir hayalin devam ettirilmek istenmesidir.
Cumhuriyet Tarihimize baktığımızda; Sözde Ermeni Soykırımı konusunda çok kitapların yazıldığı, nice uyduruk içerikli ve yalan bilgilere dayalı konferansların verildiği görülür.
Daha yakın geçmişte bir yazarımızın, iddialara göre, Nobel Ödülü’nü alabilmek uğruna, Türklerin 1.5 milyon Ermeni’yi katlettiğini söylediği unutulmadı.
Hırant Dink adlı Ermeni kökenli bir vatandaşımızın cenazesinde, ‘Hepimiz Ermeniyiz’ yazılı pankartın açıldığı da hafızalardaki tazeliğini korumaktadır.
Kendisini, ‘Aydınlar’ olarak nitelendiren bir kısım insanların da; ‘Ermeniler’den Özür Diliyoruz’ adıyla bir kampanya başlattıkları, henüz unutulmamış olaylardandır.
Üzerinde abuk-subuk laflar edilebilen konunun doğrusuna ulaşabilmenin tek yolu, kimsenin hakkında endişeye düşemeyeceği tarihi belgelere bakmaktır.
Daha birkaç gün öncesine kadar televizyon kanallarının birinde, 1.5 milyon Ermeni’nin Türkler tarafından katledildiğinin iddia edildiği yıllardaki Anadolu’da yaşayan Ermeni nüfusunun 1.2 milyon kadar olduğu açıklandı.
Ayrıca, Türk Tarih Kurumu eski Başkanları’ndan Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun yaptığı bir araştırmada, zorunlu göç esnasında hayatlarını kaybeden Ermenilerin sayısının 57 bin kadar olduğu vurgulanmakta ve bunun da çoğunluğunun, sağlık hizmetlerinin yeterli olmaması yüzünden meydana geldiği ifade edilmektedir. Aynı dönemde, salgın hastalık nedeniyle hayatlarını kaybeden çok sayıda Türk Askeri’nin olduğu da ayrıca belirtildi.

* * *

Dönemi bütün boyutlarıyla yaşayan Mustafa Kemal’in, Sözde Ermeni Soykırımı’yla ilgili olarak, çeşitli nedenlerle ifade ettikleri, konuya aksi iddia edilemeyecek derecede açıklık getirmesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Mustafa Kemal, Nutuk’ta da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; soykırım iddiası hakkında şunları anlatmaktadır:
Kuşku edilmemek gerekir ki, Ermeni kırımı üzerine söylenen sözler gerçeğe uygun değildir. Tam tersine güney bölgelerinde yabancı kuvvetlerce silahlandırılan Ermeniler, koruyucularından yüz bularak bulundukları yerlerdeki Müslümanlar’a saldırmakta idiler. Öç alma düşüncesiyle her yerde acımasızca öldürme ve yok etme yolunu tutmakta idiler.

Bu hususta gerçek dışı beyanlarda bulunan hainler elbet geçmişte de vardı. Bunlardan birisinin de Damat Ferit Kabinesi’ndeki İçişleri Bakanı Cemal Bey olduğunu tarihimizden öğreniyoruz.
Mustafa Kemal’in bu Hain Bakan hakkındaki eleştirileri de şöyleydi:
Ferit Paşa Kabinesi’nde İçişleri Bakanı sıfatıyla aziz milletimizin bağımsızlık ve geleceğini yok etmeye azimli hainlerden biri olan Cemal Bey, ilk icraatına milletin namus ve tarihini lekelemekle başlamış, İstanbul’daki Türkçe Gazeteleri bırakarak, Gallata’da Fransızca yayınlanan bir gazeteye, yabancı kamuoyunu etkilemek için hain telkinlerde bulunmak üzere, Türkiye’de 800 bin Ermeni katledildiğini açıklamış, Ermeni davasını Paris’teki Bousturyar Paşa’dan daha ateşli bir kalp ile savunurken masum Türk Milleti’nin soyluluğuna çirkin bir iftira lekesi sürmüştür. Erivan’dan tehcir ve doğu illerinin enkaz ve harabesi altında Ermeni mezalimi ve ihanetinin kurbanları olan yüzbinlerce Müslüman kardeşimizin iskeletleri ortadayken, Osmanlı Devleti’nin bir bakanı sıfat ve yetkisiyle Fransızca bir gazeteye, tamamı kayd ile, 800 bin Ermeni’nin katledildiğini açıklayan bu akılsız, vicdansız bakan, bu sözleri ile Paris’te çalışan Büyük Ermenistan kurma hayallerine hizmet etmiş ve hiç kuşkusuz bu hizmet ile ödülsüz kalmamıştır.
Ulu Önder bir başka açıklamasında Ermeniler’in Maraş’ta yaptıklarına atıfla:
Maraş’taki o acıklı olay bu yüzden meydana gelmişti. Yabancı kuvvetlerle birleşen Ermeniler, top ve ağır makinalı tüfeklerle Maraş gibi eski bir Müslüman kentini yerle bir etmişlerdi. Binlerce güçsüz ve günahsız ana ve çocukları tepeleyip yok etmişlerdi. Tarihte bir benzeri görülmemiş olan bu yırtıcılığı yapanlar Ermeniler’di. Müslümanlar ancak namuslarını ve yaşamlarını korumak kaygısıyla karşı koymuşlar ve savunmada bulunmuşlardı’ şeklinde anlatımda bulunmaktadır.

Mustafa Kemal’in bir başka açıklamasında ise:
Adana ili içindeki Müslümanlar,tepeden tırnağa kadar silahlandırılan Ermeniler’in süngü baskısı altında, her dakika ölüm tehlikesiyle karşı karşıya idiler. Canını ve bağımsızlığını korumaktan başka bir şey istemeyen Müslümanlar’a karşı uygulanan bu kıyım ve yok etme politikası, uygar insanlığın dikkatini çekecek, acıma duygularını uyandıracak nitelikte iken, olayların tam tersini ileri sürmek ve bundan vazgeçilmesini istemek gibi bir davranışa nasıl güvenilebilirdi?’ diye ifadelerde bulunuyor.

* * *

Sözü uzatmanın anlamı yok. Gerçekler gün gibi ortada. Üstelik bunlar Ermeni tarihçiler tarafından da doğrulanıyor.
Emperyalistlerin amacı başka. Dertleri, doğu vilayetlerimizin bir kısmının dahil edileceği bağımsız bir Ermenistan kurmak. Tezgahı tertipleyen güç ABD. Bunun için akla gelmedik her yolu deniyorlar. Sözlerinde samimi değiller.
Son örnek oldukça ilginçtir. Başkan Obama’nın Türkiye ziyareti sürerken; vermeye çalıştığı dostluk, kardeşlik, barış vb mesajlarının aksine, doğduğu yer olan ABD’nin Hawaii Eyaleti’nin Temsilciler Meclisi Sözde Ermeni Soykırımı’nı tanıdı.
ABD, Türkiye’yi bölmek için alenen yapamadığını, çeşitli yollarla yapıyor. Bir ülkede; içeriden satın aldığı hain ve işbirlikçileri, yeri geldiğinde, arkası sıkılmış ördek yavrusu gibi öttürüp, çaktırmadan ABD menfaatlerine hizmet ettiriyor.
Son gelişmelere bakar mısınız?
Erivan’da yapılan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Toplantısı’na Türkiye’den katılım olup/olmayacağı önce basından bir sır gibi saklanıyor. Yurtdışında bulunan Dışişleri Bakanımız, son dakikada koşar adım gidip, anılan toplantıya katılıyor. Aynı hızla ve de aynı gün Ankara’ya dönüp Azerbaycan Milletvekillerini makamında kabul ediyor. Onlara verilen mesaj ise; ‘Türkiye, Azerbaycan’a rağmen Ermenistan Sınırı’nı açmaz…’ şeklinde.
Doğrusunu söylemek gerekirse; bunu pek inandırıcı bulmadığımı belirtmeliyim.
Çünkü, Obama, ‘Komşularla diyalog kurmak ve iyi geçinmek gerekir…’ diyecek, AKP ve Zihniyeti iktidarı da bunun üzerine balıklama atlamayacak!
Siz öyle zannediyorsanız; emin olun yanılıyorsunuz!
Bekleyip göreceğiz.
Elbette komşularımızla iyi ilişkiler kurmak, karşılıklı dostane çabalar göstermek, birbirimizin haklarına karşı saygılı olmak, ürettiklerimizi karşılıklı olarak pazarlamak, vb gibi hususları, her çağdaş toplum gibi biz de arzu ederiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın!
Ancak bunu, ABD’nin istek ve talimatlarına göre değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin Onurlu Dış Politikası’nın gereklerine göre yapmamız gerekir.
……
Atatürkçü Gençler olarak; Sözde Ermeni Soykırımı iddiası saçmalığının gerçek yüzünü, ulaşılabilinen herkese anlatmalı, Türk Ulusu’nun bu konudaki doğruya bir an evvel kavuşmasına çalışmalıyız.
CENGİZ ÖNAL
Cumhuriyet Neferi

Hiç yorum yok: